“Öyküleri, romanları, tiyatro oyunları ile yaygın okur kitleleri tarafından vazgeçilmez bir yazar olarak kabul edilen Orhan Kemal’in çok iyi bilinmeyen özelliklerinden biri sinemaya verdiği emeklerdir.
“Öyküleri, romanları, tiyatro oyunları ile yaygın okur kitleleri tarafından vazgeçilmez bir yazar olarak kabul edilen Orhan Kemal’in çok iyi bilinmeyen özelliklerinden biri sinemaya verdiği emeklerdir.
BOSNALI BİR KIZIN YÜREĞİNİZİ BURKACAK VE TÜYLERİNİZİ ÜRPERTECEK GERÇEK HAYAT ÖYKÜSÜ Bosnalı Leyla büyük bir kâbusu atlatmıştı: Bosna’daki toplama kampında geçirdiği iki yılı. Binlerce kadının travma geçirmesine neden olan savaşın karanlık ve baskıcı yüzünü anlatan bir kadın... Onun isyankâr öyküsü ve acıyla dolu dokunaklı kaderi...
Hüseyin Rahmi Gürpınar, İffet adlı romanında aşk ve namus konularını irdeliyor. Romanın kahramanı İffet, açlıkla namus kavramı arasında bocaladıktan sonra ölümü yeğliyor. Yazarın hem duygulandıran hem öğreten bir yapıtı daha...
Bu kitap Çirkin Ördek Yavrusu’nu anlatıyor, ailesini ve kendini tanıma ve belki de onu o yapan gerçek aileyi bulma sürecini.
В одном из лучших своих романов «По ком звонит колокол», написанном по впечатлениям от пережитого в Испании в годы Гражданской войны, классик литературы XX века Эрнест Хемингуэй остался верен главной теме своего творчества — теме любви и смерти, ответственности человека за все, что происходит в мире.
В сознании современников Фрэнсис Скотт Фицджеральд был и остается не просто писателем, но живой легендой, воплощением духа времени. В 1920 – х годах он стал кумиром американской молодежи, которая видела в нем блистательного выразителя собственного мироощущения. Эта репутация закрепилась за ним навечно, и даже сегодня американская критика продолжает именовать его певцом «джазового века».
Роман «Триумфальная арка» написан известным немецким писателем Э.М.Ремарком (1898–1970). Автор рассказывает о трагической судьбе талантливого немецкого хирурга, бежавшего из фашистской Германии от преследований нацистов.
Tragedy takes hold as the cunning and hateful Iago drives the heroic Moor of Venice first to suspicion, then to homicidal rage against his love Desdemona, in one of the Bard's darkest plays.
What if there was a chance to go back and change one life-altering event in someone's life?
I stuffed a shirt or two into my old carpet-bag, tucked it under my arm, and started for Cape Horn and the Pacific. Quitting the good city of old Manhatto, I duly arrived in New Bedford. It was a Saturday night in December. Much was I disappointed upon learning that the little packet for Nantucket had already sailed, and that no way of reaching that place would offer, till the following Monday.
Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi idrakinde tekrar etmesi; zekâ ve anlama kudretini o eserler nispetinde artırması, canlandırması ve yeniden yaratmasıdır. İşte tercüme faaliyetini, biz, bu bakımdan ehemmiyetli ve medeniyet dâvamız için müessir bellemekteyiz. Zekâsının her cephesini bu türlü eserlerin her türlüsüne tevcih edebilmiş milletlerde düşüncenin en silinmez vasıtası olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyat, bütün kütlenin ruhuna kadar işliyen ve sinen bir tesire sahiptir. Bu tesirdeki fert ve cemiyet ittisali, zamanda ve mekânda bütün hudutları delip aşacak bir sağlamlık ve yaygınlığı gösterir. Hangi milletin kütüpanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyet âleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir. Bu itibarla tercüme hareketini sistemli ve dikkatli bir surette idare etmek, Türk irfanının en önemli bir cephesini kuvvetlendirmek, onun genişlemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemiyen Türk münevverlerine şükranla duyguluyum. Onların himmetleri ile beş sene içinde, hiç değilse, devlet eli ile yüz ciltlik, hususi teşebbüslerin gayreti ve gene devletin yardımı ile, onun dört beş misli fazla olmak üzere zengin bir tercüme kütüpanemiz olacaktır. Bilhassa Türk dilinin, bu emeklerden elde edeceği büyük faydayı düşünüp de şimdiden tercüme faaliyetine yakın ilgi ve sevgi duymamak, hiçbir Türk okuru için mümkün olamıyacaktır.
Cumhuriyet'le baslayan Türk Aydınlanma Devrimi'nde, dünya klasiklerinin Hasan Âli Yücel öncülüğünde dilimize çevrilmesinin, kuskusuz önemli payı vardır. Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. yılında, bu etkinliği yineleyerek, Türk okuruna bir "Aydınlanma Kitaplığı'' kazandırmak istedik. Bu çerçevede, 1940'lı yıllardan baslayarak Milli Eğitim Bakanlığı'nca yayınlanan dünya klasiklerini okurlarımıza sunmaya basladık. Büyük ilgi gören bu etkinliği Milli Eğitim Bakanlığı'nca yayınlanmamıs -ancak Aydınlanma Devrimi yarıda kalmasaydı yayınlanacağına kesinlikle inandığımızdünya klasiklerini de katarak sürdürüyoruz.
Faust, Goethe’nin neredeyse tüm yaşamı boyunca çalışarak tamamladığı bir yapıttır. On sekiz yaşında başladığı oyunu, 1806’da Faust I ve 1832’de Faust II adıyla iki büyük bölüm hâlinde yazarak ölümünden kısa bir süre önce yani seksen üç yaşında bitirebilmiştir.